10 Kasım 2010 Çarşamba

Umumi Tuvaletlerdeki Izdırap

50 TL vereyim de temiz tut, lütfen? Hatta 100 vereyim etrafa sıçratma.


Şu günlerde zorunlu dersler ve ilk öğretimin uzatılması tartışmalarına ek olarak,  müfredata  bir iki ders de ben eklemek istiyorum. Bu derslerin hepsi uygulamalı olacak.
1-  Umumi tuvalet adabı
2- Yolda yürüme sanatı
3- Toplu taşıma araçlarına nasıl binilir ve nasıl inilir?  gibi


Bu toplumda kimsenin kimseye saygısı yok, hoşgörü de zaten kalmadı. Ehhh, bu durumda benim tiksinme ve sinir krizlerim de her geçen gün artış gösteriyor.


Şimdi zorunlu derslerimizden ilki: Tuvalet adabı.


Öncelikli olarak ister zengin ister fakir, kadın ya da erkek, kim olursak olalım eninde sonunda tuvalet ihtiyacımız var.  Burada kimse kimseden farklı değil. Yersin, içersin sonra da ..... Ama tek fark var, sonucta ortak kullanım alanlarında tuvalet ihityacımızı giderecksek biraz daha özen gösterilmeli. İnsan kendi evinde isterse küçük için lavaboyu, büyük için de küveti kullanabilir, kimse ititaz edemez amma velakin günde en az 150 kişinin kullandığı tuvalet ve kabini öyle kendisine özel malmış gibi kullanmaya kimsenin hakkı yok.


Gerçekten anlayamıyorum, nasıl oluyor da deliği bir türlü tutturamıyoruz, o tuvalet kağıtları nasıl oluyor da bir turlü çöp kutusuna giremiyor.  Hadi kazara oldu peki neden o zaman bir zahmet, bahçe sularmış gibi kullandığımız tuvaleti çıkmadan neden temizlemiyor ve yere düşen kağıdı neden çöpe atmıyoruz? Ben, tuvaleti kullanacak sonraki kişi, neden küfretmek zorunda kalıyorum ya da işimi göremeden öğürerek oradan kaçıyorum?


Bu tuvaletler yüzünden daha da takıntılı oldum,  hiç bir yere dokunamaz hale geldim, tiksiniyorum çünkü. İnsani ve fiziksel sebeplerden ötürü tuvaleti zorunlu kullanma ızdırabına ayrıca hiç katlanamıyorum. Değerlilerim onlar benim, öyle heryere emanet edemeyeceğim.


Geçen hafta bir akşam Gmall'da yemekteyiz, muhabbet güzel, yemek güzel. Yemek güzel de bir kusur var, servis tabii ki yine başarılı değil. İşin aslı başarılı yemek servisi veren yerler de sayılı  (ah hahha, yeni bir ders konumuz daha oldu, hizmet sektöründe nasıl hizmet edilmelidir). Yemek sonrasında filme gireceğimiz için tabii ki bir ihtiyaç molası verme  zorunluluğu da baş gösterdi.  Kalktım bayanlar tuvaletine gittim. Manzara hiç de yeek üstüne ayık değil. Yer ıslak, ayakkabılar da eklenince çamur izleri. Kabinlerden söz bile etmek istemezdim ki kelimenin tam anlamıyla rezalet.


Kabinin içi daha da çamur, hmm niye çamur olabilir çünkü daha önceki kullanıcı bayanlar, muhtemelen pis olduğu için klozete oturmak yerine ayakta iş görmeyi tercih etti ki bu da ayrı bir maharet istediği için beceremeyip yere işedi. Tamam, kendi sidiğin sana iyi de benim paçalarımın ne suçu var? Paçamı mı kaldırayım, pantalonu mu tutayım, nasıl yapayım kadın bir söyle. Bu kadar zor mu evindeki özeni burada da  göstermek.  Bu arada koku kısmınını da es geçemeyecğim. Hani hepimizin bildiği umumi tuvalet kokusu ve sanki o tuvalet saatlerdir temizlnemiyormuş izlenimi bırakıyor.


Küfrede küfrede çıktım elimi yıkamaya gidiyorum, lavabonun içinde saç var ki hayatta en tiksindiğim şeylerden biri (kendi saçıma bile dayanamıyorum). Sabunluk çalışmıyor, yana geçtim musluk çalışmıyor, bir o yana bir bu yana seke seke elimi yıkadım. Kurulamak için de 10 adımda kağıt havluya ulaştım ve evet ben de yerlere su damlattım, pefff. Elimi kuruladıktan sonra da hiç bir yere dokunmamak için son çabam de diresiğimle kapıyı iteklemek.


Bahsi geçen yer Gmall, yani gelir düzeyi orta ve yüksek olan bir kesimin sık sık kullandığı bir mekan. Bu durumda ne beklersin, eğitim düzeyi daha yüksek bir kesim tarafından kullanıldığını. Ama anlaşılan şu ki bu kesim hiç mi hiç adam değil. Cebindeki para ya da altındaki arabanın inan hiç önemi yok. Sen daha  çevrene önem vermeden etrafa saygı duymadan, hiç bir şey olamazsın.  Ki ben de bu grubun içindeyim. Buradan konuşması kolay tabii, acaba farkında olmadan ne hayvanlıklar yapıyorum ve yapanlara da göz yumuyorum.


Peki tüm suç tuvaleti kullanan müşteride mi? Yooo, müesse belki daha da suçlu. Tamam günümün 24 saatini Gmall'un tuvaletlerinde geçirmiyorum ama sonuçta ne zaman girdiysem hep aynı görüntü. Bu durumda bence biraz daha özenli ve sık temizleme yapılmalı. Belki çoook temiz bir tuvalette etrafa sıçratılanlardan utanıp bi zahmet temizleriz ya da lavaboya taradığımız saçları toplamayı akıl ederiz. Mi? aslında pek de emin olamadım...


Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım. Kadınlar için tuvalet tam bir eziyet, otursan oturamazsan ayakta yapamazsın. Çünkü tuvaletin temiz olduğundan hiçbir zaman emin olmazsın. Bu durumda müesseseden ne beklemek lazım? Mesela, klozet üstü kağıt (adı ne onların acaba?) ya da sık sık rastladığımız o özel kendinden dönerli, alacalı bulacalı otomatik klozetlerden ya da klozetin üstünü temizlemek için sıvı sabun. Eh bunları bulup hala leş gibi kullanan varsa diyecek pek bir söz de kalmaz.


Ayyy ayy şimdi aklıma geldi, bir de alaturka tuvaletlerdeki rezalet.. Sıçratma durumu offf ki ne offff....


Acaba erkekler tarafı nasıl? Bazen düşünüyorum ki onların tuvaletleri bizimkinden daha mı temiz oluyor.


Şimdi düşünüyorum da Kanyon'un tuvaletleri hep temiz oluyor sanki, yanılıyor muyum? Üff, en fecisi de yemek yemek için gittiğiniz restorantların tuvaletlerinin leşliği. Ya da gece kuluplerindeki taşmış çöp kutuları. Eeee faturaya %10'luk hizmet edelini eklemeyi, bir gıdım votkayı 25 TL'ye satmayı biliyorsunuzu da bir zahmet tuvaletlerinizi temizleyemiyor musunuz?


Hah ahah bir de neden Starbucks tuvaletleri de hep aynı şekilde kötü kokar. Acaba daha az kullanılsın diye bilerek mi yapıyorlar, düşünsenize özel ürünleriymiş, sadece çok özel marketlerde satılıyor "çiş kaçıran sprey".  Gerçi böye bir amaçları varsa bende işe yarıyor çünkü çoğu kez o tuvaletlere giremeden kaçıveriyorum oralardan.


Herşey bir yana açık hava festivallerindeki tuvaletlere laf edilir, neymiş pismiş. Eeee ne bekliyoruz anlamıyorum ki, adı üstünde mobil tuvalet.  En azından ondan neleri beklemememiz gerektiğini biliyoruz, misal sifon, misal taharet musluğu. Bu tuvaletler doldukça temizlenir, yapacak bir şey yok, vidanjör gelir, hortumu sokar ve çeker alır.  Öyle süper bir temizlik beklentisi olmasın, dünyanın her yerinde böyle.


Ama sabit tuvaletlerde, çok şık bir alışveriş merkezinde ya da restorantta kabin kapısını açınca benim beklediğim tek şey temizlik ve hijyen. Bunun için de tonlarca para ödüyorken, bu en basit hizmeti alamayınca inanın bende ipler kopuyor.


Hahha hha az kalsın unutuyordum bir de alaturka tuvalet alışkanlığımızı bozamadığımız için ayakkabıları ile klozete tüneyenlerimiz var. Bir ara işyerimde bunu yapanı bulamak için tüm ayakkabı tabanlarına ve numaralarına baktım, sonuç başarısızdı ama olsun. Madem tünüyosun bir zahmet ayak izini sil kardeşim..


Bir de uyarıları hiç dikkate almayan çok asi bir milletiz. Başımıza buyruk istediğimizi yapan, özgür ruhlarız. Ve bunu gösterebildiğimiz tek yer tuvalet. Yasakları deleriz, tuvalet kağıdını klozete atınca en büyük biziz. Bu uyarının nesi anlaşılmıyor. "Lütfen klozete kağıt vb maddeler atmayınız" Bir sebepten ötürü yazılmış, bu da büyük ihtimal güzel memleketimizin alt yapısı çok yetersiz olduğu için tıkanan borular ve taşan tuvaletlerdir.


Peki sifon çekmeme durumu nedir peki? Ey sevgili tuvalet kullanıcısı, benim asli görevim idrar yapmak değil, mümkünse seninkiyle de pek samimi olmak istemiyorum, lütfen bir zahmet sifonla samimiyeti arttıralım.


Bu liste uzayıp gidecek, ben yeni ders konuma hazırlanayım; toplu taşımadaki hallerimiz.


Bol sifonlu ve hijyenik günler dilerim. Kuru kalınız efendim.

1 yorum: